Sağlıklı beslenme ile alakalı çeşitli internet sayfalarında daha önce yayımlanmış bir kaç yazımı sizlerle paylaşmak istedim...



Habertürk Gazetesi İnternet Sayfası
http://www.haberturk.com/saglik/haber/151375-meyveleri-sirke-ile-yikayin

www.mynet.com İnternet Sayfası
http://www.mynet.com/haber/saglik/meyveleri-sirke-ile-yikayin-406238-1

www.memurlar.net İnternet Sayfası
http://www.memurlar.net/haber/141319/

Kadınlar Kulübü İnternet Sayfası
http://www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/meyveleri-sirke-ile-yikayin.286976/

‘’Eksik ölçüp noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!’’ (el-MÜTAFFİFÎN, Ayet 1)



Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 04.02.2014 tarihinde laboratuvar sonucuyla taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda maddelerini üreten firmalar ilan edilmiştir. Taklit ve Tağşiş yapılan ürünler arasında; peynir, yoğurt, tereyağı, kaymak, kıyma, kuşbaşı, sucuk, köfte, bal ve gıda takviyesi bulunmaktadır.

İlk olarak bazı kavramları açıklayalım ki konu daha net anlaşılsın.

Gıdada taklit ve tağşiş ne anlama gelmektedir?

5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda ‘’Taklit’’: Gıdaların şekil, bileşim ve nitelikleri itibarıyla yapısında bulunmayan özelliklere sahip gibi veya başka bir ürünün aynısıymış gibi göstermek olarak tanımlanmıştır.

Tağşiş: Gıdalara temel özelliğini veren öğelerin ve besin değerlerinin tamamının veya bir bölümünün mevzuata aykırı olarak çıkarılmasını veya miktarının değiştirilmesini veya aynı değeri taşımayan başka bir maddenin, o madde yerine aynı maddeymiş gibi katılması olarak tanımlanmıştır.

Yukarıdaki tanımları çok teknik bulduğunuza eminim. Size biraz daha yardımcı olmak isterim; yukarıda ki tanımlardan anlamamız gerekenler şunlardır; ürettiği ürünlerle vatandaşı yanıltan, vatandaştan aldığı paranın tam olarak hakkını vermeyen, karına kar katmak için her yolu mübah olarak gören firmalardır. Sanırım artık söz konusu tanımlar anlaşılmıştır.


Yoğurda bitkisel yağ (Ayçiçek yağı vb.), jelatin katan, keçi peynirini inek sütünden imal eden, bala şeker ekleyen, dana kıymasından tavuk eti çıkan. Bu listede bunların hepsi maalesef mevcuttur.

Söz konusu listede yaşadığım şehir olan Kocaeli’de faaliyet gösteren Aral Gıda unvanlı firmanın ismini görmek ayrıca beni üzdü.

Söz konusu firmalar hakkında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından mevzuatların işaret ettiği işlemler yapılarak yasal hesap eminim ki sorulmuştur. Ancak, unutulmamalıdır ki bu hesabın bir de ahiret boyutu vardır.

Konunun ahiret boyutunu daha net açıklayan bazı ayeti kerimeler paylaşmak istiyorum sizlerle:

‘’Eksik ölçüp noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar. Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!’’ (el-MÜTAFFİFÎN, Ayet 1,2,3,4)

Sanırım bu konuyla ilgili başka bir şey söylemeye lüzum yoktur. Son birkaç cümle; yaptığım işlerle, ürettiğim mallarla Alemlerin Rabbi Olan Allahu Tealanın ‘’yazıklar olsun’’ diye nitelendirdiği kul sınıfına girmektense, açlıktan haysiyetimle ve şerefimle ölmeyi tercih ederim. Umarım insanlığa hizmet eden herkes benimle aynı şeyi tercih eder.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ilan edilen firmalara ve firmalara ait ürünlere ait bilgilere şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

http://www.tarim.gov.tr/Sayfalar/DuyurularDetay.aspx?rid=183&ListName=Duyurular&refId=

Saygılarımla…

İLAÇSIZ YAŞAMAK MÜMKÜN MÜ?



Ne kadar çok hasta olduğumuzun farkındasınız değil mi? Sürekli burnumuz akıyor, sürekli bir yerlerimiz ağrıyor, sürekli öksürüyoruz, sürekli ‘’falanca kanser olmuş’’ cümlesini duyuyoruz, haftanın en az bir akşamı çocuklarımızı acil servislere taşıyoruz…

Peki, sizce de bu durum anormal değil mi? Klişe bir cümle olacak ama ‘’eskiden böyle miydik’’ Eminim cevabınız eskiden bu kadar hastalığa yakalanmıyorduk olacaktır. Hâlbuki tıp dünyası her gün bir yeniliğe (!) imza atıyor, her gün yeni bir tedavi metodu icat ediliyor ve eczanelerde binlerce çeşit ilaca ekmeğe ulaşmak kadar kolay ulaşılıyor... Peki, buna karşın daha mı kaliteli ve hasta olmadan yaşıyoruz, hastalıklarımıza hemen çare buluyoruz, bence tam tersi oluyor, her geçen gün hayatımız daha da kalitesiz hale geliyor.

İnsanlar binlerce yıldır hasta oluyorlar, hastalık kavramı da insanlık tarihi kadar eski demek bence hata olmaz. Peki, ilaç endüstrisi eskiden de bu kadar gelişmiş durumda mıydı? Neredeyse her mahallede bir eczane var mıydı? O zaman bu insanlar nasıl tedavi oluyorlar, nasıl daha az hastalanmayı başarabiliyorlardı?

Hastalık kelimesinin karşılığı vücudumuzda ‘’bağışıklıktır’’. Vücudumuza mikrop girdiğinde veya vücudumuzda kötü huylu bir hücre oluştuğunda bağışıklık mekanizmamız devreye girer. Bağışıklık sistemimiz o mikropla veya kötü huylu hücrelerle savaşmaya başlar, eğer bağışıklık sistemimiz kuvvetli ise mücadele çok kısa bir süre içerisinde sistemimizin galibiyetine dönüşür, eğer bağışıklık sistemimiz zayıf ise bu galibiyet gecikir, bazen ise o galibiyet hiçbir zaman gelmez ve sonuç mağlubiyet olur.
 


Çelik gibi bir bağışıklık sistemine kavuşabilmemiz için yapmamız gereken birçok şey var. Yapmamız gerekenler içinde en önemli olanlarından birisi de ‘’bitkisel tedavi yöntemlerinin öğrenilmesi’’

İnsanlar binlerce yıldır hastalıklara karşı bitkilerle mücadele etti, ilaçlarını bu bitkilerden elde etti ve bitkisel tedavi konusunda inanılmaz gelişmeler kaydedildi. Ancak, modern tıp insanlık tarihinin bu hediyesine sahip çıkmayarak, modern tesislerde üretilen, her istenildiğinde rahatlıkla ulaşılabilen ve ne hikmetse insanın yaşamını kaliteli hale getirme konusunda o kadar iddiaya rağmen bir türlü istenilen performansı (!) gösteremeyen ilaçları geliştirdi…

Evet, geçenlerde bir kitap okudum ve gerçekten beni çok etkiledi, bu yazıyı da bu kitabı sizlere tanıtmak için kaleme aldım. Bitkilerin gücünü, bitkilerle tedavinin imkânsız olmadığını ve ilaçsız yaşamanın mümkün olduğunu hissettim kitabı bitirince. Kitabın adı ‘’İlaçsız Yaşam’’ ve yazarı Dr. Ümit AKTAŞ, kendisini fitoterapi (bitkilerle tedavi) konusunu araştırmaya ve geliştirmeye adayan birisi ve bu konuda çok iddialı. Dr. Ümit AKTAŞ kitapta yer alan tüm bilgilerin bilimin süzgecinden geçirildiğini, bilimsel kanıtı bulunmayan hiçbir öneriye yer verilmediğini ısrarla beyan ediyor.



İlaçsız Yaşam kitabında ‘’romatoid artrit, fibromiyalji, multipl skleroz (MS), sedef, astım, alerji, egzama, hashimato, diyabet, ülseratif kolit ve kanser gibi ‘’sebebi bilinmiyor, tam olarak iyileşmez, ölene kadar ilaç kullanacaksın" denen hastalıkların temel sebebi açıklanarak doğal tedavi yöntemleri anlatılıyor.
İlaç kullanmaktan sıkıldıysanız, eskiden olduğu gibi daha az hastalanmak, yakalandığınız hastalıklardan çok daha kısa sürede kurtulmak istiyorsanız ve şu anda ki bağışıklık sisteminizden memnun değilseniz bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.

Tekrar görüşmek dileğiyle, kalın sağlıcakla…