GDO GELİYOR KAÇIN!


Merhaba sevgili dostlar, işlerimin yoğunlu nedeni ile uzun süredir blogumla ilgilenemiyorum dolayısıyla yazıda yazamıyorum. Ancak malumunuz GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) tartışmaları aldı başını gitti ve tartışma tıpkı domuz gribi tartışmalarına benzedi. Bende artık sabredemedim ve bu konuda düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

GDO sizinde bildiğiniz gibi Genetiği Değiştirilmiş Organizma tümcesinin kısaltılarak yazılmış halidir. Yani gıda üzerinden gidersek; gıda ile ilgili bir ürünün genlerinin değiştirilmesi neticesinde o gıda ürününe GDO adı verilir. Bu GDO bir kaç şekilde meydana getirilir; gıda olarak tüketilen bitkinin tohumunda genlerinde değişiklik yapılabilir(Mısır Tohumu), gıda ürününe imal aşamasında GDO içeren ürün(katkı olarak) katılabilir(Çikolata’da Soya Lesitin) veya ürünün tamamı GDO' yu kapsayabilir.

Yani çikolatanın içerinde bulunan soya lesitinini örnek olarak verelim. Soya'nın büyük çoğunluğu GDO yöntemiyle üretilmektedir. Soya lesitinide bu soyadan elde edildiğinden dolayısı ile soya lesitini GDO’ lu olarak değerlendirilir. Siz bu soya lesitinini çikolatada kullandığınız da ise; çikolatada GDO' lu gıda maddesi olarak değerlendirilir.

Evet, GDO' nun tanımını bu şekilde yapabiliriz. Şimdi GDO' nun faydalı mı? Zararlı mı? olduğu konusundan bahsedelim:



Avrupa Birliği’nin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen bilim kuruluşlarınca konu ile ilgili olarak yüzlerce araştırma yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Ancak kimsenin elinde G.D.O insan sağlığına kesinlikle zararlıdır veya insan sağlığına zararlı herhangi bir etkisi yoktur diyebilecek kanıt bulunmamaktadır. Ancak eskiden bu büyük bilim kuruluşlarında çalışmış veya çalışmaya devam eden bilim adamlarının konu ile ilgili negatif iddiaları kafaları karıştırmaktadır.

Örneğin fareler üzerinde yapılan G.D.O deneylerinde; G.D.O’lu papates ile beslenen bir farenin yavrusunun yavrusundan olan farenin kısırlaştığı tespit edilmiştir. Bir başka deneyde ise farelerin midelerinde ağır hasar yani mide delinmesi tespit edilmiştir. Bu araştırmalarda insanın kafasında soru işareti oluşmasına yetiyor açıkçası.

Evet, her zaman savunduğum gibi ben, doğal, orijinal ve zamanında beslenme taraftarıyım. Yani, ilk olarak her ürünü mevsiminde tüketmeye çalışmalısınız. Daha sonrada mümkün olduğunca tarımsal veya kimyasal olarak müdahale edilmemiş gıdaları tespit edip bunları tüketmelisiniz. Bu kurallara uyduğunuzda zaten bir çok tehlike sizi teğet geçmiş olacaktır.



Bundan sonraki süreçte, raflarda bulunan gıda ve yem ürünleri içerisinde G.D.O ihtiva eden bir ürün veya katkı kullanıldığı taktirde o ürünün üzerinde G.D.O kullanıldığına dair uyarı konulması zorunlu hale getirildi. Bu tüketicinin bilgilendirilmesi açısından güzel bir gelişme.
Ayrıca söz konusu G.D.O yönetmeliğinde, G.D.O’ lu gıdaların binde 9 G.D.O içermesi durumunda ambalajında belirtilme zorunluluğu vardı, bu durum firmaların binde 9’un altında G.D.O kullanmış olduğundan etiketinde belirtmeme özgürlüğü veriyordu. Bu durum tüketicinin tam olarak bilgilendirilmemesine neden oluyordu. Resmi Gazete’de ise bu soru işareti veren durumun düzeltildiği bugün itibari ile görülmektedir. Artık ürünün içerisinde her ne kadar G.D.O kullanıldı ise bu durum etikette belirtilecek.

Evet, arkadaşlar konu hakkındaki takibim ilerleyen günlerde de sürecek ve bu konu üzerine birkaç yazı daha yazmayı düşünüyorum. Benim takip edin bilginiz olsun. Görüşmek üzere .